top of page
Hayat
Ağacından
Dökülenler

Hz. Fatıma'nın eli

FATIMA’NIN NURU GÖKTEKİ MELEKLERE NUR SAÇAR
HZ. MUHAMMED
Hz.Fatıma, Peygamber Efendimizin eşi Hatice’den doğma kızıdır. Hz.Muhammed’e vahyin ilk geldiği yıl dünyaya gelmiştir. Bizzat Resulullah’ın terbiyesi altında, İslami eğitimin en yüksek derecesini almıştır. Çok mütevazı ve örnek bir hayat sürmüştür. Kuran’ı yorumlama kabiliyeti vardır. Bu anlamda İslam Alemi’nin önemli bir şahsiyetidir. Peygamber Efendimiz Fatıma'nın, bu üstün vasıfları kendi çabasıyla elde ettiğini vurgulamış, “Bu alemde bazı mertebelere erişmek için, Peygamber kızı olmak da yeterli değildir.” demiştir ve kızı Fatıma’yı kazandığı bu vasıflarla İLKLERİN VE SONLARIN SEYYİDESİ (efendisi) olarak tanıtmıştır.
Hz.Fatıma, Kevser suresinin iniş sebebidir. Erkek evladı olmadığı için soyunun devam etmeyeceği söylentilerine karşı, Hz Muhammed’e Kevser Suresi'yle soyunun Hz.Fatıma ile devam edeceği müjdelenmiştir. Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Kızım Fatıma, bedenimin bir parçasıdır, gözümün nurudur, kalbimin meyvesidir, bedenimdeki ruhumdur, insan şeklinde bir huridir. İbadet mihrabında ayağa kalktığında yıldızlar yeryüzündekilere nur saçtığı gibi, onun nuru da gökteki meleklere öyle nur saçar.”
Böyle özel bir şahsiyet olan Fatıma, Peygamberimizin izniyle amcasının oğlu aynı zamanda “Eti etimden, kemiği kemiğimdendir.” Dediği Hz. Ali ile evlenmiştir. Hasan ve Hüseyin adını verdikleri 2 çocukları olmuştur. İşte bu aile, Hz.Ali, Hz.Fatıma, Hz. Hasan ve Hz.Hüseyin, Hz.Muhammed’in Ehl-i Beyt’ idir.
Dönemin kadınları bir sorunla karşılaştıklarında Fatıma’ya gelirlerdi. O da “Kafanızdaki her soruyu utanmadan gelin, sorun” derdi.
Bu anlamda kadınlara bıkmadan yılmadan İslam’ı anlatan bir mürebbiyeydi.
Resulullah’a “Fatıma sadece kendi asrının kadınlarının mı büyüğüdür?” diye soruldu. Bunun üzerine Hazret şöyle buyurdular.
“Kendi asrının kadınlarının büyüğü olan Meryem’dir.”
“KIZIM FATIMA, GEÇMİŞ VE GELECEKTEKİ BÜTÜN KADINLARIN EN ÜSTÜNÜDÜR.”
Hz.Fatıma, işte tüm bu özelliklerin bir arada toplandığı bir kamil insandır. Böyle nurlu, böyle özel bir Hazretin eli de tabi ki şifanın, ilimin, şansın elidir.
Yıllardır ''Fatıma’nın Eli'' olarak kolye, küpe, ev aksesuarları olarak kullanılan bu 5 parmak, aynı zamanda İslam’ın 5 esasına vurgu yapmaktadır. Bu figürü taşıyanların sabır ve sadakat erdemleri kazanacağına inanılır. Bolluğun, bereketin, şansın sembolü olarak kullanılır. Eğer Hz.Fatıma, Peygamber Efendimizin bedeninin parçası ve bedenindeki ruhuysa, ''Fatıma’nın Eli''de Peygamberimizden bir parçadır.
Avcu açık ve içinde nazardan koruduğuna inanılan göz sembolüyle tamamlanan bu el figürü, evlerin, iş yerlerinin uğur sembolü olarak kullanılmaktadır. Elin içinde bulunan göz, farklı boyutlara açılan kapıların ve bu boyutlarda yer alan varlıkların enerjilerinin sembolüdür.
Anadolu’da kadınlarımız yemek pişirirken, ''Fatıma’nın Eli''yle yaptıklarına niyet ederler ki yemekleri lezzetli olsun. Anneler karnı ağrıyan çocuğuna, ''Fatıma’nın Eli'' ile dokunurlar ki, yavrularını şifalandırsınlar.
Ünlü futbolcu Maradona’nın 1986 yılında, ülkesine Dünya Kupasını getiren ve eliyle attığı gol sonrası “O el benim elim değil, Fatıma’nın Eli idi” şeklinde yaptığı açıklama herkesi şaşırtmıştı. Dünyaca ünlü tasarımcıların parçalarında yer alan bu sembol, her geçen gün daha fazla evin duvarlarını süslemekte, daha fazla kadının vazgeçemediği aksesuarı olmaktadır.
Bizde gelmiş gelecek kadınların en üstünü, bu yüce zatı burada anmış olalım ve ilminden, şifasından, bereketinden bizlere de nail olsun.
Bu yazımızda “Fatıma’nın Eli” ile yazılmış olsun İnşa’Allah.
Kaynak: Ayperi Ferda Oral
bottom of page