top of page
Hayat
Ağacından
Dökülenler

Avucumdaki para yeter mi ?

Kıyafetinden oldukça varlıklı bir aileden geldiği belli küçük kız, avucundaki para destesini sımsıkı tutarak rafları inceliyordu. Burası kentin en büyük oyuncak mağazasıydı. Aranan her şeyin bulunduğu, bitmez tükenmez raf koridorlarının bulunduğu mağazalardan işte.
Nihayet durdu. Muhteşem bir bebekti bu. Dünya güzeli yüzlü ve ipek kadife elbiseli muhteşem bir bebek.
Babasına döndü, avucunu göstererek sordu
“Avucumdaki para yeter mi ?”
Babası başı ile ‘evet’ dedikten sonra bebeği kucakladı ve koridor boyu kasaya doğru yürüdü. Tam bu sırada, tıpkı kendisi gibi, babası ile alışverişe çıkmış bir küçük çocuk gördü. Kısa pantolonluydu, gömleği bir hayli eskimişti.
Çocuğun elinde birkaç dolar vardı. Raftaki oyunlardan birinin önünde heyecanla durdu. Bir çığlık attı, “İşte istediğim bu baba” dedi ve avucunu gösterdi.
“Yeter mi ?”
Babasının gözleri önüne doğru eğilirken, başı “Yetmez” işareti yaptı. Çocuk avucundaki paraya baktı. Oyunu rafa, yerine koydu. Babasının elini tuttu ve koridorun ucuna doğru yürüdü.
Bunları gören küçük kız kucağındaki bebeğe bir daha baktı. Sonra çocuğun seçtiği oyuna döndü. Bebeği götürüp yerine koydu. Oyunu eline aldı.
“Yeterli param var mı baba” dedi. Babası gene ‘evet' dedi.
Kasaya gittiler, parayı ödediler. Küçük kız, kasadaki adama bir şeyler fısıldadı.
Küçük kız ve babası geriye çekilip beklemeye başladılar. Az sonra oğlan ve babası, ellerinde küçük bir boyama kitabı ile kasaya geldiler.
Kasiyer, “kutlarım sizi” dedi. “Bugün bininci müşteri olarak bir armağan kazandınız.” Ve oyun kutusunu küçüğe verdi.
“Harika” diye bir çığlık attı oğlan. “Baba, bu benim en çok istediğim şeydi, biliyorsun.”
Baba oğul sevinç içinde dükkanı terk ederken, içeride kalan baba “Ne kadar cömertsin kızım” dedi. “Sana bunu yapma kararını verdiren ne?”
“Baba, annemle birlikte bana bu parayı verdikten sonra ‘Seni en çok mutlu edecek şeyi al’ demediniz mi ?”
“Tabii, öyle dedik, tatlım.”
“Ben de aynen öyle yaptım baba. Şu anda ne kadar mutlu olduğumu biliyor musun?”
bottom of page